28 Mayıs 2020 Perşembe

Futbol ve İslam röportajları (1) - Edip Yüksel


Gazete Duvar için hazırladığım "Futbol oynamak günah mıdır ?" başlıklı dosya haber için beş isimden görüş almıştım. Bunlardan bazılarıyla bir saatten fazla görüştüm, maalesef hepsine haberde yer veremedim. Deşifrelerin tam halini paylaşıyorum. 


https://www.gazeteduvar.com.tr/spor/2020/05/26/futbol-oynamak-gunah-midir/


80’lerde 90’larda futbol oynamanın haram olduğunu düşünenler vardı. Hz. Hüseyin’i Kerbala’da öldürenlerin onun kesik başıyla top oynadığını söylüyorlardı. Belki siz de duymuşsunuzdur.

O bitti, onların nesli tükendi artık…

Galiba hiçbir ilahiyatçı bu fikre katılmıyor. Bu bir hurafe midir? Eğer öyleyse bu düşüncenin, bu tutumun nedeni, kaynağı ne olabilir?

Ben “İlginç sorular” adlı kitabımda bu soruyu da değerlendirmiştim. Çünkü bir hayli soruluyordu. Ne zamandır işitmiyoruz ama bir zamanlar hayli yaygın bir itirazdı. Köylü toplumlar yeni bir şeyle karşılaştıklarında ona şüpheyle bakarlar. Bu şey hiç görmedikleri bir hayvan olabilir ya da yeni bir oyun - adet olabilir. O doğal refleks dinle ambalajlandığında, tehlikeli olmadığı anlaşıldıktan sonra bile söz konusu şeyi tehlikeli yapabiliyor. Şüphe tabu haline geliyor, sorgulanmıyor ve öyle devam ediyor. Mesela Muhammed peygamberden yıllar sonra Müslümanlar Şam’da iki –üç katlı binalarla karşılaştılar. Bunu gören çevresinde sevilen sayılan bir din adamıysa, sakalı uzunsa falan, bir de hadis rivayetleri yapmışsa, “kıyamet alametidir binalar yükselecek” diyor.

Futbol Batı oyunudur. Bizim halk güreş cirit falan biliyor. “Gavurlar”ın kendi oyunlarına rakip çıkarttıklarını görünce, çocuklarının futbol oynamasını engellemek için böyle bir hikaye uyduruyorlar. Bu tür uydurmaları iliklerine işlemiş figürlerle yaparlar. Örn. Peygamber Muhammed, Hasan, Hüseyin gibi… Suçluluk psikolojisini yaratıyorlar. Cahilce olsa da bu tepki anlaşılabilir. Toplumların kendi kültürlerini koruma refleksi normaldir. Bu refleks dogmalar üretilerek yapılıyor. Böylece çok uzun süre yaşayabiliyor.

Mısırlı ve İranlı arkadaşlara sordum, oralarda böyle bir şey yokmuş. Bu galiba bizim ülkemize özgü bir şey.

Bunun en çok İran’da olması lazım değil mi? Ama Türkiye’de cahilin teki uydurmuş işte. Başka türlü tepki gösterseler anlardım. İngilizlerin oyunlarına özenmeyi bırakın, bizim kendi oyunlarımız var deseler… Ama öyle deseler de doğru bulmazdım.

Bu söylenti eskisi kadar yaygın değil ama belki başka nedenlerle kafası karışık olanlar var. You Tube vaizlerin “futbol oynamak günah mı” sorusunu cevapladığı videolarla dolu… Öte yandan futbola ilgi son 20-30 yılda oldukça arttı, giderek artıyor. Hatta bazı cemaatlerde, vakıf – kurs vb. küçük gruplarda gençleri kaynaştırmak ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için halı saha turnuvaları düzenleniyor. Muhafazakarlar futbolfobilerini nasıl aştılar? Ya da aştılar mı?

Futbol kısa şortla oynandığı için diğer oyunlara nazaran daha fazla tepki gördü. Hem bir İngiliz oyunu, hem de uyduruk hadislere göre dizinin üstünü gösterirsen haram... Örneğin Müslümanlar İranlılarla karşılaştıklarında satrançla da tanıştılar. Baktılar ki oyunu bilmiyorlar, çünkü Arapların bir oyunu değil, hemen bir hadis uydurdular.  Neden, çünkü kültürel tepki gösteriyorlar. İbn-i falandan, Ebu falandan işittim ki, peygamberimiz satranç şeytanlıktır demiş; bunlar çok sorgulanmayan yalanlar…

Şort en çok altı çizilen husus… Uzun ve bol olmalı, avreti kapatmalı deniyor. Belki tayt bir çözüm olabilir ama o da bacağa yapışıyor ve hatları gösteriyor. Mesela İhsan Şenocak diyor ki, senin şortun uzun olsa da diğer oyunculardan birinin şortu kısaysa yine günaha girdin demektir…

Şenocak falan, bunlar çok basit, çok ilkel, bunu aşağılamak için söylemiyorum, fikirleri böyle bu arkadaşların… Bunlar ıvır zıvır, Kuran’ın hiç vurgulamadığı, hatta bahsetmediği konular. Bunun gibiler ciltlerce kitap yazmışlar. Bak şunu yaz istersen, Buhari’de kıç yıkamayla ilgili yüzlerce hadis var. Kaç taş kullanacaksın, sol el mi, sağ el mi? Tuvalete hangi ayakla giriyorsun, nasıl oturuyorsun? Kıçın yamuk oturman lazım... Çıktıktan sonra kırk adam yürüyeceksin, içine pamuk sokacaksın... Hocanın teki kadınlara ‘kaşlarınızı aldırıyorsunuz, cehenneme gideceksiniz’ diyor. Ama çocuğun derisini kanatarak sevaba giriyor. Allah’ım sen yanlış yarattın, biz keserek düzeltiyoruz çocuklarımızın pipilerini, diyor. Böylesine çelişkili saçma sapan şeyler. Bunlara hoca denmesi de büyük haksızlıktır. Afganistan’ı bu hale getirenler bunlar… Suudi Arabistan’da bunlar egemen… Şenocak’ın Cübbeli’nin uygulama fırsatı yok, o fırsatı bulduklarında taşla öldüreceklerdir. Bunları adam yerine koymanız doğrusu halka hizmet değil.

Halkımız bunlara itibar ediyor, biz de size sormak zorunda kalıyoruz.

Benden bu cevabı beklemiyordunuz di mi?

Siz açık sözlü bir insansınız, doğrusu bekliyordum.

Bu aslında Diyanet’in ilgilenmesi gereken bir konu… Ama Diyanet’in katkısı olmadığı gibi zararı var. İnsanların beyinlerini sabote ediyorsun ve sana beş bakanlıktan fazla bütçe veriliyor. Korkunç bir şey ya!

Cüppeli Ahmet Hoca da diyor ki, gol sevincinde şükür secdesi yapmak doğru değil. Zira futbolcunun secdesini Kabe’ye doğru yapması gerekir. Rastgele secde olmaz. Buna ne diyorsunuz?

Futbolcunun bir secdesi, Cüppeli’nin 10 secdesine bedeldir. O adam secdesini parayla satmıyor… Kabir azabından kurtaran kefen ya da kartonu kesip de ‘peygamber ayakkabısı’ diye satmıyor. Hem de 45 dolara satıyor ha! Kuran’dan cevap versen adamın umurunda değil ki. Ayet, nereye yönelseniz Allah oradadır, diyor. İnanılmaz bir şey ya!

Bazı hocaların, mesela aralarında İhsan Şenocak, Alparslan Kuytul falan da var, belki dahası da vardır, hepsini bilemiyorum, futbola net bir şekilde haram diyemezlerken satranca haram dediklerini görüyorum.

Çünkü hadisler uydurulduğu zaman satranç vardır. O hadisler en çok peygamberin ölümünden 200-300 yıl sonra uyduruldu. O zamanlar modaydı hadis uydurmak… Mesela adam köpeği sevmiyor, kendisini köpek ısırmış, kara köpekler şeytandır öldürünüz diyor. Adam kertenkeleden korkuyor. Bir kertenkele öldürmek şu kadar, iki kertenkele öldürmek şu kadar sevap diyor. Ya da adam kurbağasını satmak istiyor, üç derde devadır, şuna şuna şuna diyor. Öbürü abazandır, kadınlar kendisini sevmemiştir, “peygamber dedi ki cehennemin çoğunda kadınlar vardır” diyerek hadis uyduruyor. (Gülüyor)

O zamanlar satranç vardı ama futbol daha sonra uydurulduğu için yeni hadisler kolay kolay uydurulamıyor. Bu yüzden Hz. Hüseyin’in kafası falan demişler ama fazla da tutmamış. Bunların dinine göre resim de haramdır. Şort futbolcuya bir ateş kazandırıyorsa, bunların You Tube videoları milyon ateş kazandırıyor.

Futbol öyle bir şey ki, hiçbir hoca buna ne tam helaldir diyebiliyor, ne de haramdır diyebiliyor. Ekseriyeti “haram değildir ama” diyor ve bir takım sakıncalarını sıralıyor.

Futbol oynamak iyi bir şeydir, sevaptır. Futbol izlemek belki kötü bir şeydir, mekruhtur. Yeteneksizlik alametidir. (Gülüyor)

Bir futbol taraftarının maç esnasında fazla heyecanlanması, bağırması, küfretmesi, tuttuğu takım gol attığında cenneti kazanmış gibi sevinmesi de kimine göre günah… O nedenle futbolseverlikle taraftarlığı ayıran bir görüş de var. Buna göre futbol izlemek günah değil ama takım tutmak günah, çünkü bu fanatizm ilk aşaması… Bu fikre katılıyor musunuz? Takım tutmak haram mıdır?

Allah adına konuşacak halimiz yok ama bence takım tutmak cahillik ifadesidir. Ben hiçbir takımın aşırı taraftarı olamadım. Herhangi bir şey konusunda koyu taraftarlık iyi değil. İlkel, saçma sapan bir şey yani. Ben bir takımı tutuyorum, gol atıyor, bu sefer yenilen takımın gol atmasını istiyorum, maçın berabere bitmesini istiyorum, üzülüyorum. Ben yenilen takımı tutarım, keşke eşit bitse derim.

Haram mı, mekruh mu tartışmaları arasında “malayani” tespiti de çok yapılıyor. Bu yüzden ondan yüz çevrilmesi gerektiği söyleniyor.

Futbol hoş bir şey.. Dünyanın en güzel şeyi. Bunun bir estetiği var, mantığı var. Haftada bir iki kere izlersin. Bas bas bağırmayacaksın. Eğer bunun için arkadaşını üzüyorsan sen yeteneksiz bir geri zekalısın, başka bir şey değil. Politikasını konuşabilir miyiz biraz da?

Tabii tabii…

Aslında futbolla politik bir amaç da güdülüyor. Futbolcu ben apolitiğim diyebilir. Hayır, bu da politik bir tavırdır. Çünkü bu diktatör, hırsız politikacılara yarar. Futbol halkı pasifize etmek, enerjisini deşarj etmek, dikkatini farklı yöne çekmek için kullanılır. Bir vatandaşın haksızlıkları umursamaması bir sorumsuzluktur.  O eşek gibi çalışsın, vergi ödesin, bununla küçük bir kesim lüks hayat yaşasın… Bir de mesela Amerikan futbolunda milli propaganda yapılıyor. Stadyumlar halkın en çok toplandığı yerlerdir ve orada duygular egemendir. Orada bakarsın bayraklar sallanır, marşlar okunur, kahramanlık şarkıları söylenir. İşte bu savaş çığırtkanı politikacılar için iyi bir ortamdır. İnsanlar devlet için kurban olmayı daha çocuk yaşta orada öğrenirler. Bir çeşit dini ritüeldir. En büyük putlar bayraklardır. O bayrağı katlamanın bir usulü, adabı, sevabı vardır. Biri o bez parçasını yakarsa öldürmek istersin. Bu bayraklar insanları robotlaştırmaya yöneliktir. Ve futbol alanları da ulusal dinin mürit toplaması çok uygun yerlerdir.

Futbolun bir put olduğunu, dine dönüştüğünü, cami cemaatinin sayısını azalttığını söyleyenler de var. Böyle bir şey gözlemlediniz mi?

Keşke camiler bomboş olsa… Camiler, havralar, kiliseler dinleri iktidarlar için afyonlaştıran yerlerdir. Yani insanları kula kul yapan, peygamberleri abartan, belli menfaatler için kullanan yerlerdir. Futbol yoluyla o kadar endoktrinasyon yapılamıyor ama din devreye girdiği vakit insanlar akla ihanet etmeye başlıyorlar. Beyinlerine Truva atları giriyor ve sağlıklı düşünmeleri engelleniyor. Mutlu yaşayamıyorlar.

Futboldan çok din insanları uyutuyor diyorsunuz.

Bak bunu söyleyen kişi dünyada Kuran’ı iki dile çeviren kişidir. Hem Hristiyanlık, hem Yahudilik üzerine 30’dan fazla kitap yazmış birisidir. Hayatını buna vakfetmiş ve mürted ilan edilmiş birisi bunu söylüyor. Allaha’a inancında zerre kuşkusu olmayan birisi, çünkü Allah’ın var olduğunu biliyorum. Ama mevcut dinler hakka, adalete, barışa düşman dinlerdir. Amerikalı bir astrofizikçinin güzel bir sözüdür: İyi insanlar var, kötü insanlar var ama iyi bir insanı kötü yapmak için din lazım. Burada din kelimesini ‘dogma’ ile değiştireyim. Çünkü bir ara kominizm ve faşizm de insanları birer katile dönüştürdü.

Milli Gazete’ye spor sayfası ilk kez 1984’ten sonra, Fehmi Koru’nun genel yayın yönetmenliği döneminde eklenmiş. O dönem cami cemaati arasında homurdanmalara neden olmuş. Siz böyle bir şey hatırlıyor musunuz?

O zamanlar cezaevindeydim. O yılları iyi izleyemedim. Ama bunu hatırlıyorum, Milli Gazete’de futbol sayfası yoktu… Aslında Sızıntı dergisiyle başladı. Onlar ilk yıllarında fotoğrafı siyah bir çizgiyle öldürüyorlardı.

Futbolun içinde bahis var, yani bir tür kumar var, şike var, mafya var, kara para aklanıyor. Tüm bunların futbolu artık bir spor olmaktan çıkardığı vurgulanıyor. Bazı hocalar endüstriyel futbol - amatör futbol ayrımı yapmışlar. Birine haram, öbürüne helal demişler, böyle bir ayrım yapılabilir mi?

Evet kumar kötü bir şey ama o ayrı bir sorun. Bunu her şeyle yapabilirler. Yani biri onların ağzından çıkacak kelimeler üzerine bahse girse de hiç konuşmasalar (Gülüyor). Alper sen de bana acayip sorular soruyorsun. Nereden buluyorsun bu saçma soruları? (Gülüyor)

Valla You Tube’dan buldum hocam. 30’dan fazla vaaz videosu dinledim.

Futbolun ne çok şeyle alakası var değil mi?. Ekonomiyle, politikayla, kumarla, kılla, Kerbala’yla bile alakası var.

Bir hoca da cennette içki bile var; şarap olacak, kadın olacak ama futbol olmayacak demiş. Böyle bir şey söylenebilir mi?

Allah diyor ki onların her istediği şey olur, o kadar. Ben orada olacağım ve futbol oynayacağım inşallah.

Bir Müslüman futbolcunun ambleminde haç işareti bulunan bir kulübün formasını giymesi günah mıdır? Yahut o formada bir bahis şirketinin reklamı varsa?

Ben ona katılıyorum. Şaşıracaksın ama bence bir futbolcu öyle bir sembolü üzerinde taşımamalıdır. Haç uyduruk bir dinin sembolü, onun adına yıllarca kan döktüler zalimler. Tarih boyunca haçlı seferlerinin, hatta emperyalizmin kullandığı bir semboldür. Bana milyon dolar da verseler o formayı giymem. Kumar yoksul insanların umutlarını sömürüp zengin insanlara aktaran bir sifon... Piyango falan da korkunç bir şeydir. Yalnızca umut sömürüsü, haksız kazanç…  Ben böyle bir şeyin sembolünü giyinmem. O takımda oynamam ya da o sembolün - reklamın kapatılmasını isterim.

Kadri Mısıroğlu bir vaazında “Futbol Yahudi icadıdır. Yahudi’nin Avrupa dünyasına bir kazığıdır ki, Pazar günü kiliseye gitmesin de boş işle meşgul olsun” demiş. Devamında “ama artık geçti, bunu Yahudi de önleyemez” diyor. Satır aralarında Müslüman da engelleyemez diyor sanki. Mısıroğlu’nu kastetmiyorum, ondan bahsetmek istemiyorum ama futbol dünyaya hükmetmek isteyen Siyonistlerin projesi mi? Büyük İsrail Projesi’ni kurmak isteyenler mi bize top oynattırıyor?

Bunlar uyduruk şeylerdir. O adamı tanırım. Bir gün söylediğini öbür gün unutan biridir. “Karl Marx, Das Kapital’i cinlerden ilham alarak yazdı” diyen bir tipi ciddiye almıyorum, öldü gitti zaten…

Siz Tayyip Erdoğan’ı çok uzun yıllardır tanıyan birisiniz. Onun futbolculuğunu gördünüz mü? Birlikte top oynadınız mı?

Biz imam hatipteyken kısa şort giymezdik, eşofmanla oynardık. Tayyip de top oynuyordu ama o daha çok mehter takımındaydı. Uzun boylu olduğundan en baştaydı, çorbacıbaşıydı… Ben onunla top oynamadım, o benden birkaç yaş büyüktü, dengi değildim. O top yerine bana vururdu. O zaman da biraz miniktim. (Gülüyor) Oynamışsam da hatırlamıyorum. MTTB’de liseler arası şiir yarışmaları düzenlenirdi. Bir yarışmada Necip Fazıl da jurideydi. O yarışmada Tayyip birinci olmuştu. Şimdi de başımıza bela oldu.

Takım tutmadığınızı söylediniz. Sempati duyduğunuz bir takım veya futbolcu da yok mu?

Takım tutmayı beceremeyen bir adamım. (Gülüyor) Sadece bazı oyuncuları sevmişimdir. Beckenbauer, Maradona, Messi, bazen onların gollerine bakarım. İyi bir maç olursa izlerim. Türkiye ve ABD maçı olsa takım tutmam. Çocuklarım burada büyüdü, onlar ABD’yi tutabilirler. Mesela başka bir eyaletle maçı olsa sırf burada yaşadığım için neden Arizona’yı destekleyeyim ki? Takımlar birbirinin benzeri. Mesela bir takım ‘fair play’e aykırı davranıyorsa onu desteklemem.

Muhammed Salah’ı duydunuz mu? Çok ünlü bir Müslüman futbolcu…

Bana göre futbolcuların çoğu Müslümandır. Barışçı birisiyse, savaş çığırtkanı değilse, o kişi Müslümandır. Bir insan mümin olmasa bile, ateist olsa bile bence Müslüman olabilir. Bir ırkçı Müslüman olamaz. Ama futbolcuların çoğu barışçıdır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder