Gazete Duvar için 1 Mayıs'a özel hazırladığım dosyada sekiz isimden görüş almıştım. Bunlardan bazılarıyla iki saatten fazla görüştüm, hepsine haberde yer veremedim. Deşifrelerin tam halini paylaşıyorum.
https://www.gazeteduvar.com.tr/spor/2020/05/01/futbolcu-somuruluyor-dovuluyor-oy-hakki-da-yok/
https://www.gazeteduvar.com.tr/spor/2020/05/01/futbolcu-somuruluyor-dovuluyor-oy-hakki-da-yok/
Görüş
verdiğiniz için teşekkürler hocam. Günlerdir size ulaşmaya çalışıyordum.
Hak-İş’ten telefonunuzu istedim ama…
Benim numaram onlarda
yoktur. ABD’ye geldikten sonra Hak-İş’ten istifamı verdim. Sendikamız da önce
devroldu, sonra kapandı zaten…
Kime devroldu?
Hak-İş
altında bir gruba verdiler. Hiç değilse ondan dursun dediler ama ondan sonra
kapattılar herhalde… Hiçbir fikrim yok yani…
Amerika’dasınız,
Dallas City’nin başındasınız. Nasıl gidiyor?
Bir arkadaşla birlikte
kurduk. ABD’nin 3. Ligi’ndeyiz diyebilirim. Amatör – Yarı profesyonel bir
takım… Bakalım, uğraşıyoruz, zor… Yeni yatırımlar yapıyoruz. Futbol sahalarıyla
ilgili çalışmalarımız var. Korona yüzünden her şey durdu biliyorsun… İş yerleri
önümüzdeki hafta açılacak ama maçlar ne zaman başlayacak, onunla ilgili bir
haber almadık.
Geçmişte bir
gazeteciye Beşiktaş’ın alt yapısına oyuncu göndermek istediğinizi
söylemişsiniz. Kaç senedir oradasınız, kaç sene daha orada kalacaksınız,
kafanızda ne var?
7-8 senedir buradayım.
Çok konuştuk. Birlikte bir şeyler yapma planları da yaptık. Beşiktaş’la bir
iletişimimiz oldu ama uzun sürmedi. Buradan oraya oyuncu göndermek biraz
sıkıntılı oluyor. Onların planları daha farklıydı. Birlikte çalışma olanağı
bulamadık.
Sendikadan
umudu kestikten sonra mı Amerika’ya gittiniz? Yoksa Amerika’ya gitmeye karar
verdikten sonra mı sendikayı devrettiniz?
İyi başlamıştık ama
açıkçası ilerleme kaydedemeyince, bu arada aniden burası çıkınca… Belli
gruplardan istediğimiz ilgiyi desteği alamayınca maalesef bıraktım. Bizim
sendikamız sadece futbolcu sendikası değildi. Kulüpte çalışan tüm elemanları,
çaycısına kadar kapsayan bir sendikaydı. O dönemde 2. ve 3. Lig’de yaş sınırlaması nedeniyle çok büyük sıkıntı vardı,
biliyorsun. Zaten en çok da o liglerin
oyuncuları ilgi gösterdiler. İlk üç ay güzel çalıştık, iyi de katılım aldık
ama Süperlig oyuncularına derdimizi anlatamayınca… Özellikle yöneticiler ve üst düzey teknik direktörler konuşmayı çok iyi
biliyorlar. Evet olması lazım, diyorlar ama iş üye olmaya gelince
vazgeçiyorlar. Kulüplerle ilişkilerini bozmak istemiyorlar. Gelirsem başkan
olurum diyen vardı, iyi gel o zaman başkan ol diyoruz, ona da gelmiyorlar. Ne
bileyim, Nasreddin Hoca’nın hikayesi gibi… Bazı şeyleri insanın başına gelince
anlıyorlar.
Amerika’da bir
sendika var mı, üyesi misiniz?
Burada sendika yok ama
Amerikan Futbol Federasyonu hocalara çok büyük destek içerisinde yani…
Taşın altına
elinizi koyduğunuz için pişman mısınız?
Pişman değilim. Tecrübe
oldu. Güzel işler yaptık. Federasyona gittik, dönemin ikinci başkanıyla
konuştuk. Saatlerce anlattık, bizi hiç dinlemedi bile, siz niye gelmiştiniz
dedi. Fatih hoca o zamanlar milli
takımın teknik direktörüydü. Onunla konuştuk, o bizi başkasına yönlendirdi,
kendisi doğrudan işin içine girmedi.
Terim o zaman işin
içine girmedi diyorsunuz ama geçenlerde de futbolcuları sendikalaşmaya çağırdı?
Başlarına
kötü bir şey gelince konuşuyorlar. Fatih hocaya bir şey demek istemiyorum. İyi
bir insan… Zamanında bizi milli takıma çağırdı oynadık. O zaman bu işin içinde
olmamışlardı. Keşke olsaydı.
O çağrısını
görünce ne hissettiniz?
Fatih
hocam da, Yılmaz Vural hocam da televizyonlarda çok konuşuyorlar ama… Yıllar
önce futbolcu büyüklerimizde bu işe girmişti, aynı şeylerle karşılaştık.
Kimisi siyasi bakıyor, kimisi kişisel bakıyor. Sendika nedir, dünyadaki
örnekleri nedir falan, farkında değiller.
Sendika
kelimesi biraz ürkütücü galiba…
Niye
korkutuyor ben de onu anlamıyorum. Biz siyasi kuruluş değiliz, sadece
oyuncuların haklarını savunmaya çalışıyoruz. Futbolun içinde
her kesimden insan var. Siyasi ayrımlara gidemezsiniz. Öyle bir niyet akıl karı
değil. En çok konuşan hocalar dahil işin içine girmeye gelince yok dediler.
Rahmetli Metin
Kurt’la tanışıyor musunuz?
Tanışmıyoruz. O belki de
daha ağır sıkıntılarla karşılaştı. O da belli bir noktaya getirdi ama maalesef
siyasi şeylerden dolayı ileri gidemedi. İngiltere’de Almanya’da sendikalar çok
iyi çalışıyorlar. Zamanında federasyona bile yardımda bulunmuşlar.
Dünya
bugünlerde korona kriziyle boğuşuyor. İngiltere’den bahsettiniz. Oradaki
sendika da kulüplerin futbolcu ücretlerinden yüzde 30 indirime gitme isteğini
reddetti. Türkiye’de bir sendika olmadığından futbolcuların tavrını bilmiyoruz.
Kulüplerle
pazarlık yapmaları lazım ama öyle bir şansları yok. Yabancılar istedikleri gibi
federasyona başvuruyorlar. Yerliler kulüpte kalma için alacaklarında taviz
veriyorlar. Buna hocalar da dahil. Belki yüzde 30 değil, yüzde 50 taviz
verecekler. Sendika yok, her koyun kendi bacağından asılacak.
Sendika çabanızın
bu şekilde sonlanabileceği aklınıza gelmiş miydi?
Alt
liglerden beklediğimiz katılımı aldık. Süperlig’tekilerden de çok şey
beklemiyorduk. Onlar başkanlarla kötü olmak istemiyorlar. Kendi içlerinde
halletmeye çalışıyorlar. Biz belki biraz yanlış başladık, alt liglerdeki
oyunculardan başladık. Üst liglerdekilerin katılmayacağından korkuyorduk ve
korktuğumuz başımıza geldi yani…
Türkiye’de
genel olarak sendikalaşma oranı çok düşük. Bu durum, bu toplumun, bu kültürün
bir gerçeği mi?
Kültürün
gerçeği… İnsanların birbirlerine güvenememesi, korkması… Belli
bir sistemin yürümemesinden kaynaklanıyor. Sistemin düzenli bir şekilde
gelişmemesinden, bilinçli oyuncu ve antrenör yetiştirememizden kaynaklanıyor.
Alt liglerde
sözleşmeye en düşük ücret olarak asgari ücreti yazıyorlar. Ama gerçekte
futbolcular asgari ücretle çalışmıyorlar. Sözlü olarak anlaşılan bedel
yansımıyor çoğunlukla... İstihdam açısından da rekabet çok daha fazla.
Sözleşmeler kulüplerin isteklerine göre şekilleniyor. Doğru mudur hocam?
Doğru… Biz de bu
sorunları çözmek için adımlar attık. Futbolcular alacaklarını zamanında
alabilsinler. Sakatlık yaşadıklarında kulüplere muhtaç olmasınlar. Ama maalesef
oyuncular da kulüplere göbekten bağlı oldukları için… Kulüp başkanları bu
sendikanın kurulmasını istemiyorlar. Onlar da istedikleri gibi para harcayıp
borçlanıyor. Sendika bunun da önüne geçecekti. Olmadı, çok üzüldük.
Siyasetçilerin
medyanın ilgisi nasıldı?
İlk dönem fena değildi.
İyi yapmışsın diyorlardı sadece, o kadar. İnsanın şevki kırılıyor.
Federasyonun
kulüp – oyuncu ilişkisinde kulüpten yana olduğunu düşünüyorsunuz…
Birlikte
çalışıyorlar. Federasyon kulüplerin ayakta kalmasını istiyor. Karşısında
sendika gibi bir güç ister mi? Ama biz federasyonla birlikte çalışmak
istiyorduk. Bir dernek var ama onlar da dernek
statüsünde olmadığında bir şey yapamıyorlar.
Sendikanızı
kurduğunuz dönemden bugüne sekiz yıl geçti. O günden bugüne neler değişti?
Aynı problemler, yaş
sınırlamaları, yabancı sınırlamaları devam ediyor. O zaman yazılar yazıp
başvurularımızı yapmıştık. Tabii imkanlarımız da sınırlıydı.
Avrupa’da
sendikalar naklen yayın gelirlerinden de pay alıyor. Onların imkan dertleri de yok.
Siz nasıl finanse ediyordunuz çalışmalarınızı?
Çoğunu
cebimizde harcıyorduk. Kısmen Hak-İş’ten destek gördük. Birkaç ay üye
aidatlarımızla devam ettik. O zamanlar 10-20 TL, sigara parası gibi aidatlar
alıyorduk bazı oyunculardan, tam da alamıyorduk…
İnanmıyorum!
Neden o kadar az?
Ayrı liglerdeki
futbolcuların gelirlerine göre aidatlar belirlemiştik. Kimseyi fazla zorlamak
istemedik. Biraz da yanlış anlaşılmamak için sembolik aidatlar topladık. Önce
sendika kavramını öğretmeye çalıştık. Zaten oyuncu parasını alamıyor.
Futbolcu
mağduriyetinde bahsettiğimizde bazıları gülüyorlar. Çünkü belli başlı
futbolcular çok para kazanıyorlar ve bu da göze batıyor. Hakkını araya futbolcu neden sevilmez? Hatta
futbolcu hakkını aradığında taraftar kulübün tarafını tutar. Bunun sebebi nedir,
basit bir haset duygusu mudur? Doğal bir taraftarlık duygusu mudur? Yoksa
insanımızın güçlüden yana olması mıdır?
Bizim insanımız normalde
mazlumdan yanadır. Ama spor camiasında maalesef herkes güçlünün yanında olmaya
çalışıyor. Ben paramı alayım, öteki ne yaparsa yapsın…
Mesela alacağı
yüzünden kulüpten ayrılan bir futbolcu taraftara ne hissettiriyor?
Bazen şöyle şeyler bile görüyoruz. Takım alacağı yüzünden idmana çıkmamış. İki oyuncu parasını almış. Onlar idmana çıkıyorlar.
Bazen şöyle şeyler bile görüyoruz. Takım alacağı yüzünden idmana çıkmamış. İki oyuncu parasını almış. Onlar idmana çıkıyorlar.
Türkiye’de
başkanları bağlayan bir şey yok. Olmayan parayı müsrifçe harcıyorlar. Kulübü
iflasa sürüklüyor. Sonraki kongrede aday olmuyor, çekip gidiyor. Kimseye de
hesap vermiyor.
O
kulüpler neden batıyor, bu yüzden batıyor! Sakaryaspor, Kayseri Erciyesspor,
Gaziantepspor… Onlar devlet ve sendikalar tarafından denetlenmediği için bu
hallere geliyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder