5 Mayıs 2020 Salı

Futbolcu sendikası röportajları (2) - Rahim Zafer



Gazete Duvar için 1 Mayıs'a özel hazırladığım dosyada sekiz isimden görüş almıştım. Bunlardan bazılarıyla iki saatten fazla görüştüm, hepsine haberde yer veremedim. Deşifrelerin tam halini paylaşıyorum. 

https://www.gazeteduvar.com.tr/spor/2020/05/01/futbolcu-somuruluyor-dovuluyor-oy-hakki-da-yok/

Görüş verdiğiniz için teşekkürler hocam. Günlerdir size ulaşmaya çalışıyordum. Hak-İş’ten telefonunuzu istedim ama…

Benim numaram onlarda yoktur. ABD’ye geldikten sonra Hak-İş’ten istifamı verdim. Sendikamız da önce devroldu, sonra kapandı zaten…

Kime devroldu?

Hak-İş altında bir gruba verdiler. Hiç değilse ondan dursun dediler ama ondan sonra kapattılar herhalde… Hiçbir fikrim yok yani…

Amerika’dasınız, Dallas City’nin başındasınız. Nasıl gidiyor?

Bir arkadaşla birlikte kurduk. ABD’nin 3. Ligi’ndeyiz diyebilirim. Amatör – Yarı profesyonel bir takım… Bakalım, uğraşıyoruz, zor… Yeni yatırımlar yapıyoruz. Futbol sahalarıyla ilgili çalışmalarımız var. Korona yüzünden her şey durdu biliyorsun… İş yerleri önümüzdeki hafta açılacak ama maçlar ne zaman başlayacak, onunla ilgili bir haber almadık.

Geçmişte bir gazeteciye Beşiktaş’ın alt yapısına oyuncu göndermek istediğinizi söylemişsiniz. Kaç senedir oradasınız, kaç sene daha orada kalacaksınız, kafanızda ne var?

7-8 senedir buradayım. Çok konuştuk. Birlikte bir şeyler yapma planları da yaptık. Beşiktaş’la bir iletişimimiz oldu ama uzun sürmedi. Buradan oraya oyuncu göndermek biraz sıkıntılı oluyor. Onların planları daha farklıydı. Birlikte çalışma olanağı bulamadık.

Sendikadan umudu kestikten sonra mı Amerika’ya gittiniz? Yoksa Amerika’ya gitmeye karar verdikten sonra mı sendikayı devrettiniz?

İyi başlamıştık ama açıkçası ilerleme kaydedemeyince, bu arada aniden burası çıkınca… Belli gruplardan istediğimiz ilgiyi desteği alamayınca maalesef bıraktım. Bizim sendikamız sadece futbolcu sendikası değildi. Kulüpte çalışan tüm elemanları, çaycısına kadar kapsayan bir sendikaydı. O dönemde 2. ve 3. Lig’de yaş sınırlaması nedeniyle çok büyük sıkıntı vardı, biliyorsun. Zaten en çok da o liglerin oyuncuları ilgi gösterdiler. İlk üç ay güzel çalıştık, iyi de katılım aldık ama Süperlig oyuncularına derdimizi anlatamayınca… Özellikle yöneticiler ve üst düzey teknik direktörler konuşmayı çok iyi biliyorlar. Evet olması lazım, diyorlar ama iş üye olmaya gelince vazgeçiyorlar. Kulüplerle ilişkilerini bozmak istemiyorlar. Gelirsem başkan olurum diyen vardı, iyi gel o zaman başkan ol diyoruz, ona da gelmiyorlar. Ne bileyim, Nasreddin Hoca’nın hikayesi gibi… Bazı şeyleri insanın başına gelince anlıyorlar.

Amerika’da bir sendika var mı, üyesi misiniz?

Burada sendika yok ama Amerikan Futbol Federasyonu hocalara çok büyük destek içerisinde yani…

Taşın altına elinizi koyduğunuz için pişman mısınız?

Pişman değilim. Tecrübe oldu. Güzel işler yaptık. Federasyona gittik, dönemin ikinci başkanıyla konuştuk. Saatlerce anlattık, bizi hiç dinlemedi bile, siz niye gelmiştiniz dedi. Fatih hoca o zamanlar milli takımın teknik direktörüydü. Onunla konuştuk, o bizi başkasına yönlendirdi, kendisi doğrudan işin içine girmedi.

Terim o zaman işin içine girmedi diyorsunuz ama geçenlerde de futbolcuları sendikalaşmaya çağırdı?

Başlarına kötü bir şey gelince konuşuyorlar. Fatih hocaya bir şey demek istemiyorum. İyi bir insan… Zamanında bizi milli takıma çağırdı oynadık. O zaman bu işin içinde olmamışlardı. Keşke olsaydı.

O çağrısını görünce ne hissettiniz?

Fatih hocam da, Yılmaz Vural hocam da televizyonlarda çok konuşuyorlar ama… Yıllar önce futbolcu büyüklerimizde bu işe girmişti, aynı şeylerle karşılaştık. Kimisi siyasi bakıyor, kimisi kişisel bakıyor. Sendika nedir, dünyadaki örnekleri nedir falan, farkında değiller.

Sendika kelimesi biraz ürkütücü galiba…

Niye korkutuyor ben de onu anlamıyorum. Biz siyasi kuruluş değiliz, sadece oyuncuların haklarını savunmaya çalışıyoruz. Futbolun içinde her kesimden insan var. Siyasi ayrımlara gidemezsiniz. Öyle bir niyet akıl karı değil. En çok konuşan hocalar dahil işin içine girmeye gelince yok dediler.

Rahmetli Metin Kurt’la tanışıyor musunuz?

Tanışmıyoruz. O belki de daha ağır sıkıntılarla karşılaştı. O da belli bir noktaya getirdi ama maalesef siyasi şeylerden dolayı ileri gidemedi. İngiltere’de Almanya’da sendikalar çok iyi çalışıyorlar. Zamanında federasyona bile yardımda bulunmuşlar.

Dünya bugünlerde korona kriziyle boğuşuyor. İngiltere’den bahsettiniz. Oradaki sendika da kulüplerin futbolcu ücretlerinden yüzde 30 indirime gitme isteğini reddetti. Türkiye’de bir sendika olmadığından futbolcuların tavrını bilmiyoruz.

Kulüplerle pazarlık yapmaları lazım ama öyle bir şansları yok. Yabancılar istedikleri gibi federasyona başvuruyorlar. Yerliler kulüpte kalma için alacaklarında taviz veriyorlar. Buna hocalar da dahil. Belki yüzde 30 değil, yüzde 50 taviz verecekler. Sendika yok, her koyun kendi bacağından asılacak.

Sendika çabanızın bu şekilde sonlanabileceği aklınıza gelmiş miydi?

Alt liglerden beklediğimiz katılımı aldık. Süperlig’tekilerden de çok şey beklemiyorduk. Onlar başkanlarla kötü olmak istemiyorlar. Kendi içlerinde halletmeye çalışıyorlar. Biz belki biraz yanlış başladık, alt liglerdeki oyunculardan başladık. Üst liglerdekilerin katılmayacağından korkuyorduk ve korktuğumuz başımıza geldi yani…

Türkiye’de genel olarak sendikalaşma oranı çok düşük. Bu durum, bu toplumun, bu kültürün bir gerçeği mi?

Kültürün gerçeği… İnsanların birbirlerine güvenememesi, korkması… Belli bir sistemin yürümemesinden kaynaklanıyor. Sistemin düzenli bir şekilde gelişmemesinden, bilinçli oyuncu ve antrenör yetiştirememizden kaynaklanıyor. 

Alt liglerde sözleşmeye en düşük ücret olarak asgari ücreti yazıyorlar. Ama gerçekte futbolcular asgari ücretle çalışmıyorlar. Sözlü olarak anlaşılan bedel yansımıyor çoğunlukla... İstihdam açısından da rekabet çok daha fazla. Sözleşmeler kulüplerin isteklerine göre şekilleniyor. Doğru mudur hocam?

Doğru… Biz de bu sorunları çözmek için adımlar attık. Futbolcular alacaklarını zamanında alabilsinler. Sakatlık yaşadıklarında kulüplere muhtaç olmasınlar. Ama maalesef oyuncular da kulüplere göbekten bağlı oldukları için… Kulüp başkanları bu sendikanın kurulmasını istemiyorlar. Onlar da istedikleri gibi para harcayıp borçlanıyor. Sendika bunun da önüne geçecekti. Olmadı, çok üzüldük.

Siyasetçilerin medyanın ilgisi nasıldı?
İlk dönem fena değildi. İyi yapmışsın diyorlardı sadece, o kadar. İnsanın şevki kırılıyor.

Federasyonun kulüp – oyuncu ilişkisinde kulüpten yana olduğunu düşünüyorsunuz…

Birlikte çalışıyorlar. Federasyon kulüplerin ayakta kalmasını istiyor. Karşısında sendika gibi bir güç ister mi? Ama biz federasyonla birlikte çalışmak istiyorduk. Bir dernek var ama onlar da dernek statüsünde olmadığında bir şey yapamıyorlar.

Sendikanızı kurduğunuz dönemden bugüne sekiz yıl geçti. O günden bugüne neler değişti?

Aynı problemler, yaş sınırlamaları, yabancı sınırlamaları devam ediyor. O zaman yazılar yazıp başvurularımızı yapmıştık. Tabii imkanlarımız da sınırlıydı.

Avrupa’da sendikalar naklen yayın gelirlerinden de pay alıyor. Onların imkan dertleri de yok. Siz nasıl finanse ediyordunuz çalışmalarınızı?

Çoğunu cebimizde harcıyorduk. Kısmen Hak-İş’ten destek gördük. Birkaç ay üye aidatlarımızla devam ettik. O zamanlar 10-20 TL, sigara parası gibi aidatlar alıyorduk bazı oyunculardan, tam da alamıyorduk…

İnanmıyorum! Neden o kadar az?

Ayrı liglerdeki futbolcuların gelirlerine göre aidatlar belirlemiştik. Kimseyi fazla zorlamak istemedik. Biraz da yanlış anlaşılmamak için sembolik aidatlar topladık. Önce sendika kavramını öğretmeye çalıştık. Zaten oyuncu parasını alamıyor.

Futbolcu mağduriyetinde bahsettiğimizde bazıları gülüyorlar. Çünkü belli başlı futbolcular çok para kazanıyorlar ve bu da göze batıyor.  Hakkını araya futbolcu neden sevilmez? Hatta futbolcu hakkını aradığında taraftar kulübün tarafını tutar. Bunun sebebi nedir, basit bir haset duygusu mudur? Doğal bir taraftarlık duygusu mudur? Yoksa insanımızın güçlüden yana olması mıdır?

Bizim insanımız normalde mazlumdan yanadır. Ama spor camiasında maalesef herkes güçlünün yanında olmaya çalışıyor. Ben paramı alayım, öteki ne yaparsa yapsın…

Mesela alacağı yüzünden kulüpten ayrılan bir futbolcu taraftara ne hissettiriyor?
Bazen şöyle şeyler bile görüyoruz. Takım alacağı yüzünden idmana çıkmamış. İki oyuncu parasını almış. Onlar idmana çıkıyorlar.

Türkiye’de başkanları bağlayan bir şey yok. Olmayan parayı müsrifçe harcıyorlar. Kulübü iflasa sürüklüyor. Sonraki kongrede aday olmuyor, çekip gidiyor. Kimseye de hesap vermiyor.

O kulüpler neden batıyor, bu yüzden batıyor! Sakaryaspor, Kayseri Erciyesspor, Gaziantepspor… Onlar devlet ve sendikalar tarafından denetlenmediği için bu hallere geliyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder